Nuri Bilge Ceylan'nin "Bir Zamanlar Anadolu'da ( Once upon a time in Anatolia)" filmi gectigimiz hafta Ingiltere'de de gosterime girdi.

Filmi daha once izlemis olmama ragmen tek bir sebep icin gittim; yillardir dillerinden film izledigim Ingilizlerin, bizim dilimizdeki filmi nasil izlediklerini gormek. Altyaziyi okurken ondekinin kafasindan kacislarini gormek. Bir nevi kisisel tatmin. Ve oldukca guzel bir duyguydu.

Foto: Corner House, Oxford Road, Manchester

31. Istanbul Film Festivali, bu sene 31 Mart - 15 Nisan tarihleri arasinda 200'u askin filme ev sahipligi yapiyor.


Festivalin ana temasinin Sinema ve Muzik oldugunu bastan belirtmekte fayda var. Bu noktada usta yonetmen Martin Scorsese'nin 2 filmi dikkat cekiyor. Birincisi iki muzisyenin ask hikayesinin anlatildigi ve basrollerinde Robert De Niro ve Liza Minelli'nin oynadigi 1977 yapimi muzikali 'New York New York'. Digeri ise dunyanin en fazla dinlenen grubu The Beatles'in uyesi George Harrison'in konu edindigi 'George Harrison: Living In The Material World (George harrison:Fani Dunyaya Karsi)' filmi. Martin Scorsese'nin ustalara olan saygisini ve belgesellerindeki anlatimini Bob Dylan belgeselinde de gormustuk.

Bir diger unlu ingiliz grubunun konu edildigi gosterim ise The Wall. Ismini Pink Floyd grubunun albumunden alinarak hazirlanmis ve Pink Floyd sarkilariyla bezenmis bu gosterimin senaristligini grubun kurucularindan Roger Waters yapti ve yonetmenligini Alan Parker ustlendi. Basrolde ise bu grubu yillar sonra tekrardan toplayacak olan Bob Gendolf var.

Marjane Satrapi ismi bize Persepolis filminden tanidik geliyor. Senaryosunu Persepolis'te beraber calistigi Vincent Parannaud'la yazdigi ve daha sonra yonettigi 'Azraili beklerken (Chicken with Plums)' filmi yine one cikanlardan ve merak edilenler arasinda.

Yine Matthieu Kassowitz'in son filmi ' Isyan (L'ordre et la Morale) filmi, La Haine filmiyle bu yonetmeni sevmis izleyiciler tarafindan keyifle izlenecek bir film. Bu film icin La Haine'i referans almanizi oneririm.
(ek: La Haine)

Festivaldeki Turk filmlerine gelecek olursak Emin Alper'in Berlin'de odul kazanan 'Tepenin Ardi' filmi Turkiye galasini bu festivalde yapacak. Dunya galasini daha once Berlin'de yapmis ve seyircinin buyuk begenisini kazanmisti.
Zeki Demirkubuz'un hayrani oldugu yazar Dostoyevski'nin Yerlatindan Notlar kitabindan uyarladigi 'Yeralti' filmi de bu festivaldeki yerini aldi. Demirkubuz daha once de Albert Camus'un 'Yabanci' kitabindan uyarlama yapmisti. Sanirim begendigi yazarlari birbir perdeye aktarmakta kararli. Bunun yaninda' hali hazirda genis kitlelerce sevilen bu kitaplari secerek kolayciliga kactigini da dusunenler yok degil.


Kisisel zevkinizi yoneltmek gibi durmamasi icin daha fazla konusmayip sizleri direkt film listesine yonlendirmek istiyorum. Ama benim tercihim her zamanki gibi Iskandinav filmleri ve Ingiliz sinemasi olacaktir.

Ya sizin?